banner43

Merkez Bankası enflasyon tahminini aşağı çekti

TCMB Başkanı Uysal, "Enflasyonun 2019 sonunda yüzde 13,9 olacağını öngörüyoruz." dedi.

Merkez Bankası enflasyon tahminini aşağı çekti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, "Enflasyon Raporu 2019-III Bilgilendirme Toplantısı"nda yaptığı sunumda, enflasyon tahminlerini açıkladı.


Enflasyonu düşürmeye odaklı sıkı bir para politikası duruşu ve güçlü politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngördüklerini belirten Uysal, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede, enflasyonun 2019 yıl sonunda yüzde 13,9 olarak gerçekleşeceğini, 2020 yıl sonunda yüzde 8,2’ye, 2021 yıl sonunda ise yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz. Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2019 yılı sonunda yüzde 11,5 ile yüzde 16,3 aralığında (orta noktası yüzde 13,9), 2020 yılı sonunda yüzde 5,2 ile yüzde 11,2 aralığında (orta noktası yüzde 8,2) gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. 

Nisan Enflasyon Raporu’nu takip eden dönemde enflasyon belirgin bir düşüş göstererek tahmin aralığının altında gerçekleşti. Enflasyondaki düşüşün yanı sıra parasal sıkılaştırmanın da etkisiyle enflasyon beklentilerinde öngördüğümüz iyileşme ve ithalat fiyatları ile gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü güncellemeler yıl sonu enflasyon tahminimizi bir önceki rapor dönemine kıyasla olumlu etkiledi. Diğer taraftan, çıktı açığındaki yukarı yönlü sınırlı revizyon ile alkollü içecekler ve tütün grubundaki vergi ayarlamaları bir önceki rapor dönemine göre yıl sonu enflasyon tahminlerimize yükseltici etkide bulundu. Bu doğrultuda, nisan ayında yüzde 14,6 olarak açıkladığımız 2019 yıl sonu tüketici enflasyon tahminini yüzde 13,9’a indirdik. Diğer taraftan, aşağı ve yukarı yönlü katkıların birbirini dengelemesiyle 2020 yılına ilişkin enflasyon tahminlerimizde herhangi bir değişikliğe gitmedik. 2019 yıl sonuna dair enflasyon tahminimizi, 0,7 puan aşağı yönlü güncelledik."

"Piyasa faizleri tüm vadelerde düşüş kaydetti"


Küresel iktisadi faaliyetlere ilişkin bilgiler veren Uysal, gelişmiş ülke para politikalarındaki gevşemenin belirginleşmesini, gelecek dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarını artırabilecek bir unsur olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Uysal, yılın ilk yarısında belirsizlikler ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrıştığına işaret ederek, ülkenin risk priminin haziran ortalarından sonra gerilediğini kaydetti.

Bu kapsamda, nisan ve mayısta Türkiye'den portföy çıkışı gözlemlendiğini belirten Uysal, "Haziran ayı ve sonrasında ise ağırlıklı olarak hisse senedi piyasasında olmak üzere yeniden portföy girişleri olduğunu gördük. Mevcut rapor döneminde ülkemizin risk primindeki gerilemeye ve olumlu makroekonomik gelişmelere bağlı olarak piyasa faizleri tüm vadelerde geriledi." diye konuştu.

Uysal, arz ve talep koşullarının etkisiyle kredi büyümesinin 2. çeyrekte zayıf bir görünüm izlediğini ifade ederek, tüketici enflasyonunun yılın 2. çeyreğinde yaklaşık 4 puan düşerek yüzde 15,7’ye gerilediğini hatırlattı.

Sıkı para politikası duruşuna bağlı olarak gerileyen enflasyon beklentileri, işlenmemiş gıda enflasyonunda ürün arzına bağlı olarak meydana gelen yavaşlama, iç talep koşullarındaki zayıf seyir ve ılımlı seyreden emtia fiyatlarının bu çeyrekte enflasyondaki iyileşmeyi destekleyen unsurlar olduğunu anlatan Uysal, şöyle devam etti:

"İktisadi faaliyet yılın ilk çeyreğinde Nisan Enflasyon Raporu'nda ortaya koyduğumuz görünümle uyumlu olarak kısmi bir toparlanma kaydetti. 2. çeyrekte de iktisadi faaliyetteki bu eğilimin ılımlı bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. Yılın ilk yarısında, toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönlü katkı vermeye devam ettiğini ifade edebiliriz." 

Uysal, yılın ilk yarısında fiyat istikrarına yönelik riskler doğrultusunda sıkı para politikası duruşunu koruduklarını vurgulayarak, parasal sıkılaştırmanın etkileri ve iç talep gelişmelerinin 2. çeyrekte enflasyondaki düşüşü desteklediğini bildirdi.

Geçen haftaki Para Politikası Kurulu Toplantısı'nda enflasyonun ana eğilimine dair göstergelerin, arz yönlü faktörlerin ve ithalat fiyatlarının enflasyon görünümünü olumlu etkilediğini değerlendirerek parasal duruşlarının sıkılığını azalttıklarını ve bir hafta vadeli repo faiz oranını yüzde 19,75’e indirdiklerini anımsatan Uysal, şunları kaydetti:

"Piyasa faizleri bu rapor döneminde tüm vadelerde düşüş kaydetti. Bu gelişmede sıkı parasal duruşa bağlı olarak gerileyen enflasyon beklentileri, ülke risk primindeki düşüş ve olumlu makroekonomik gelişmeler etkili oldu. Döviz kuru gelişmelerine paralel olarak Türk lirasının ima edilen kur oynaklığı da mevcut rapor döneminde azaldı. 2. çeyrekte kredi faiz oranlarındaki artışa ilaveten genel ekonomik görünümün de etkisiyle kredi büyüme hızları tüketici kredilerinde daha belirgin olmak üzere geriledi. Tüketici enflasyonu 2. çeyrekte yüzde 15,7'ye gerileyerek Nisan Enflasyon Raporu'nda verilen tahminlerin altında kaldı. Çekirdek göstergelerden B endeksinin yıllık enflasyonu da öngörülerimize kıyasla daha düşük gerçekleşti Bu dönemde özellikle işlenmemiş gıda enflasyonu beklenenden olumlu bir seyir izledi. İkinci çeyrekte, Türk lirasındaki değer kaybına karşın, geçen yıldan gelen yüksek baz etkisi, iç talep koşullarındaki zayıf seyir ve emtia fiyatlarındaki gerileme sayesinde hem tüketici enflasyonu hem de çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonunda yavaşlama görüldü."

Uysal, enflasyondaki düşüşü bu dönemde işlenmemiş gıda, temel mal ve enerji gruplarının sürüklediğine dikkati çekerek, temel mal grubu yıllık enflasyonu iç talepteki zayıf seyrin yanında enflasyon üzerindeki birikimli döviz kuru etkisinin azalmasıyla birlikte düşüş eğilimini bu çeyrekte de sürdürdüğünü söyledi.

Enerji fiyatları yıllık enflasyonunun, döviz kurundaki yükselişe karşın, petrol fiyatlarındaki gerileme ve şebeke suyu gibi kalemlerdeki fiyat düşüşlerine bağlı olarak gerilediğini anlatan Uysal, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Hizmet enflasyonu ise bu dönemde sınırlı bir düşüş kaydetmekle birlikte yüksek seviyesini korudu. Bu gerçekleşmede, iç talepteki zayıf seyre karşın, geçmiş enflasyona endeksleme, canlı turizm talebi ile döviz kuru ve reel birim iş gücü maliyetlerinin seyri belirleyici oldu. Türk lirasındaki değer kaybı, başta işlenmiş gıda kalemleri olmak üzere belirli ürünlerdeki ertelenmiş fiyat ayarlamaları ve hizmet grubundaki görünüme bağlı olarak fiyatlama davranışına dair göstergeler ikinci çeyrekte bir miktar yukarı yönlü seyir izledi. Ancak arz yönlü faktörler ve ithalat fiyatları yıl sonu enflasyon görünümünü bir önceki rapor dönemine kıyasla olumlu etkiledi. Enflasyon beklentilerinin bulunduğu seviyeler enflasyon görünümü üzerindeki başlıca yukarı yönlü risk unsuru olarak öne çıkarken, iktisadi faaliyetin seyrine bağlı olarak enflasyon üzerinde talep koşulları kaynaklı aşağı yönlü riskler de mevcut."

"Büyüme kompozisyonu dış dengeyi olumlu etkiledi"
Uysal, ülke risk primindeki iyileşmenin, kredi-mevduat faiz farkının daralmasının, güçlü kredi ivmesinin ve kamunun destekleyici duruşunun yurt içi talebi desteklediğinin altını çizerek, "İktisadi faaliyet görünümünü Nisan Enflasyon Raporu dönemine göre bir miktar daha olumlu görüyoruz. Nisan-Mayıs döneminde sanayi üretimi, ikinci çeyrek genelinde ise imalat sanayi kapasite kullanım oranı ve PMI-üretim gibi anket göstergeleri bir önceki döneme göre artış sergiledi. Hizmetler sektörü faaliyetinde de benzer bir eğilim gözleniyor." diye konuştu.

İnşaat sektörünün zayıf seyrini sürdürdüğüne işaret eden Uysal, ikinci çeyrekte iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ılımlı bir şekilde sürdüğünü, iş gücü piyasasındaki zayıf görünümün devam ettiğini söyledi.

Uysal, ikinci çeyrekte küresel büyüme görünümündeki yavaşlamaya rağmen rekabet gücündeki gelişmelerin etkisiyle mal ve hizmet ihracatında artış eğiliminin sürdüğünü belirterek, "Buna ek olarak turizmdeki güçlü seyir, doğrudan etkilerinin yanında bağlantılı sektörler kanalıyla da iktisadi faaliyeti destekledi. Bu doğrultuda net mal ve hizmet ihracatının dönemlik büyümeye katkısının arttığını tahmin ediyoruz." dedi.

Yüksek seviyelerini koruyan hizmet gelirleriyle dış dengedeki iyileşmenin hızlı bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Uysal, büyüme kompozisyonunun dış dengeyi olumlu etkilediğini dile getirdi.

Uysal, bu yılın kalan döneminde, enflasyon görünümünde iyileşme ve ülke risk primindeki gerilemeyle beraber finansal koşulların iç talepte ılımlı bir toparlanmaya destek vereceğine dikkati çekerek, "Net ihracattaki olumlu seyrin ise süreceğini öngörüyoruz. Toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisinin önceki çeyreğe kıyasla hafifçe azalarak da olsa süreceğini tahmin ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Enflasyon tahminlerinde küresel büyüme ve gelişmiş ülke para politikaları görünümünün yanı sıra enerji, ithalat ve gıda fiyatlarının da önemli rol oynadığının altını çizen Uysal, şöyle konuştu:

"Uluslararası ham petrol fiyatları ve ithalat fiyatlarının yıllık ortalama artış oranlarına ilişkin gerçekleşmeler Nisan Enflasyon Raporu varsayımlarımızın altında kaldı. Arz yönlü olumsuz gelişmelerin devam etmesine karşın küresel ticaret ve ekonomik aktivitedeki yavaşlama nedeniyle ham petrol fiyat varsayımlarımızı aşağı yönlü güncelledik. 2019'a ilişkin ithalat fiyatları yıllık ortalama artış oranı varsayımını da petrol fiyatları varsayımıyla uyumlu olarak aşağı çektik." 

Uysal, işlenmemiş gıda fiyatları enflasyonunda ikinci çeyrekte hızlı bir düzelme gözlemlediklerini anlatarak, işlenmiş gıda grubu enflasyonunun, döviz kuru etkileriyle et ve süt gibi girdi niteliği taşıyan ürünlerdeki fiyat artışlarına bağlı olarak daha yüksek bir seyir izlediğini bildirdi.

"2019 sonunda gıda enflasyonu tahminini yüzde 15'e çektik"
"İşlenmiş ve işlenmemiş gıda fiyatlarında birbirini dengeleyen gelişmeler ışığında, Nisan Enflasyon Raporu'nda 2019 sonunda yüzde 16 olacağını varsaydığımız gıda enflasyonu tahminini bu rapor döneminde yüzde 15'e çektik, 2020 ve 2021 için gıda enflasyon tahminlerimizi ise koruduk." diyen Uysal, maliye politikasının, Nisan Enflasyon Raporu dönemi öngörüleriyle uyumlu olarak 2019'un ilk yarısında mali teşvik ve tedbirlerin yanı sıra artan kamu harcamaları kanalıyla iktisadi faaliyeti desteklediğini söyledi.

Uysal, yılın geri kalanında, kamunun iktisadi faaliyete yılın ilk yarısına kıyasla daha ılımlı bir destek verdiği bir çerçeve varsaydıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Orta vadeli tahminleri üretirken, makroekonomik politikaların orta vadeli bir perspektifle enflasyonu düşürmeye odaklı olarak koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünümü esas alıyoruz. Bu çerçevede, 2019'un geri kalanında maliye politikasının ekonomideki dengelenme sürecine katkı verecek şekilde oluşturulmaya devam edeceğini ve 2020'de yönetilen fiyat ve vergi ayarlamalarının büyük ölçüde enflasyondaki düşüş sürecini destekleyecek şekilde belirleneceğini varsaydık. Enflasyonu düşürmeye ve makroekonomik dengelenme sağlamaya yönelik güçlü politika koordinasyonunun risk primi ve belirsizlik algılamalarındaki iyileşmeyi destekleyeceğini öngörüyoruz. "

"İktisadi faaliyetteki ılımlı seyir enflasyondaki düşüşü desteklemeye devam edecek"
Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarına ilişkin öngörülerindeki aşağı yönlü güncellemenin, enflasyon tahminine düşüş yönünde 0,3 puan katkı vermesini beklediklerini aktaran Uysal, "Bunun yanı sıra, 2019 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımındaki düşüş enflasyon tahminini 0,2 puan aşağı çekti. Öte yandan, alkol ve tütün ürünlerine uygulanan ÖTV artışı 2019 yılı enflasyon tahminimize 0,2 puan yukarı yönlü katkıda bulunuyor. Ayrıca, bir önceki rapor öngörülerimizden bir miktar daha yukarıda seyretmesini beklediğimiz çıktı açığı tüketici enflasyonu tahminimizi 0,2 puan yükseltici yönde etkiliyor." diye konuştu.

Uysal, paylaştıkları tahminlerin, küresel finansal koşulların ılımlı seyredeceği ve son dönemde ülke risk priminde görülen kademeli iyileşmenin önümüzdeki dönemde devam edeceği bir çerçeve dahilinde elde ettiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Parasal sıkılık düzeyini enflasyondaki düşüşün sürekliliğini ve hedeflediğimiz patika ile uyumunu sağlayacak şekilde oluşturacağımız bir görünümü esas aldık. Buna ilave olarak, yılın geri kalanında maliye politikasının para politikasıyla eş güdüm halinde fiyat istikrarı ve makroekonomik dengelenmeye odaklı olarak belirleneceğini varsaydık. 2019 yılında enflasyondaki düşüşe en belirgin katkının, Türk lirasındaki görece ılımlı seyirle döviz kuru kaynaklı birikimli etkilerin azalmasından gelmesini bekliyoruz. İktisadi faaliyetteki ılımlı seyir enflasyondaki düşüşü desteklemeye devam edecek. Azalan kur etkileri ve olumlu seyreden arz koşullarına bağlı olarak gıda enflasyonunu enflasyondaki düşüş sürecini destekleyecek bir diğer unsur olarak değerlendiriyoruz. Küresel büyüme görünümündeki zayıflamaya bağlı olarak ithalat fiyatlarının da enflasyona bu dönemde düşüş yönlü katkı yapmasını bekliyoruz."

"Hanehalkının TL cinsinden yatırım araçlarına ilgisini takip ediyoruz"
Türkiye'de parasal duruşun makul olup olmadığı konusunda referans alınan temel değişkenlerden bir tanesinin emsal ülkelerdeki reel faiz oranları olduğuna dikkati çeken Uysal, "Tabii buna bakarken göreli risk göstergelerini dikkate almak gerekiyor." diye konuştu.

Uysal, merkez bankacılığında ve iktisadi yazında denge reel faiz oranını etkileyen temel değişkenler olarak genelde potansiyel büyüme, risk primleri ve küresel faizlerdeki gelişmelerin ön plana çıktığını dile getirdi. 

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde küresel finansal koşullara duyarlılık ve risk primi şoklarının kalıcığına dair belirsizlikler nedeniyle denge faizin zaman içinde ciddi oynaklıklar gösterebildiğine işaret eden Uysal, bundan dolayı birçok gelişmekte olan ülke merkez bankasının bu konuda kesin bir seviye belirtmekten ziyade daha çok niteliksel göstergeler üzerinden iletişim politikası izlediğini söyledi.

Uysal, yurt içi yerleşiklerin portföy tercihlerine dair de değerlendirmelerde bulunarak, özellikle hanehalkının Türk lirası cinsi yatırım araçlarına olan ilgisini ve buradaki eğilimleri yakından takip ettiklerini kaydetti.

"Kredilerin iç ve dış dengeyi bozmadan sağlıklı bir oranda büyümesi de makul reel oranı düşünürken dikkate aldığımız unsurlardan biri." diyen Uysal, bütün bunların ötesinde mevcut dönemde enflasyondaki düşüşün sürekliliğinin sağlanmasının da önemine dikkati çekti. 

Uysal, özellikle içinde bulunan konjonktürde dezenflasyon sürecinin devamlılığının ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından kritik role sahip olduğunu ifade etti.

"Kararlarımız büyük ölçüde açıklanacak verilere bağlı olacak"
Gelecek dönemde para politikası kararlarını şekillendirirken sözünü ettiği bütün unsurların bir arada değerlendirileceğini anlatan Uysal, şunları kaydetti:

"Güncel analiz ve projeksiyonlarımız, para politikasında kayda değer bir hareket alanı oluşabileceğine işaret etmekle birlikte temkinli bir duruş benimsediğimizi de belirtmek isterim. Kararlarımız büyük ölçüde açıklanacak verilere bağlı olacak. Enflasyon görünümünü etkileyen bütün faktörleri yakından izleyerek ana eğilimleri dikkate alan bir çerçeveyi esas alacağız. Nihai parasal duruş, enflasyondaki düşüşün kalıcılığına odaklanacak."

Uysal, bir yandan enflasyondaki düşüşü sürekli kılacak bir parasal duruşu benimserken diğer yandan finansal istikrara katkı sağlamak amacıyla Bankanın elindeki araçları gerektiğinde etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.

"Rezervlerimizi güçlendirmek istiyoruz"
Toplantıda ekonomistlerin ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Uysal, 2019 sonuna dair enflasyon tahminlerini 0,7 puan aşağı yönlü güncellediklerini hatırlattı.

Gelecek dönemde enflasyonun ana eğiliminde bekledikleri gerilemenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki düşürücü etkisinin 0,6 puan olmasını öngördüklerini aktaran Uysal, bunun geçmiş dönemden kalan bir etki olarak düşünülmesi gerektiğini ifade etti. 

Nötr reel faiz konusunda da dikkate alacakları kriterleri anlatan Uysal, emsal ülkelerin para politikası duruşlarındaki reel faizi dikkate almaları gerektiğini, diğer taraftan risk primleri, yurt içi yerleşiklerin portföy tercihlerinin özellikle yakından takip ettikleri alanlar olacağını söyledi. 

Uysal, kredilerdeki büyümenin iç ve dış dengeyi sağlayacak şekilde gelişiminin önemli bir husus olacağına dikkati çekerek enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak bir reel getiri oranının önemli olduğunu belirtti. Uysal, "Bunları biz teknik ekiplerimizin yaptığı çalışmalar ve değerlendirmeler çerçevesinde kurul olarak önümüze gelen çalışmaları değerlendirerek para politikası kararlarımızı bu çerçevede belirleyeceğimizi söyleyebilirim." dedi. 

Göreve geldiklerinden itibaren iletişim kanallarını güçlü bir şekilde kullanacaklarını ifade ettiklerini hatırlatan Uysal, bunun ilk örneğini PPK toplantısı sonrası açıkladıkları metin ile yaptıklarını, olumlu yansımalarını gördüklerini belirtti.

Uysal, Merkez Bankasının rezervlerinin artış eğiliminde olduğuna işaret ederek şöyle konuştu:

"Zaten Merkez Bankası olarak rezerv artırma konusunda ciddi irademiz var. Bu yönde çok hassasız ve rezervlerimizi güçlendirmek istiyoruz. Ama tabii bunu yaparken de piyasa koşullarının elverdiği ölçüde dikkatli bir şekilde bunu yapmak istiyoruz. Rezervlerimizi artırırken en önemli kriter ve burada bizim en önemli enstrümanımız reeskont kredilerindeki geri dönüşler, TL vererek döviz olarak topladığımız Eximbank reeskont kredileri. Bu sene içerisinde buradan ciddi bir oran rezervlerimize yansıdı, yılın kalan kısmında da yaklaşık yine benzer tutarda bir kısım rezervlere yansıyacak. Bunun haricinde biz enerji KİT'lerine döviz satışları yapıyoruz, bunu da son dönemde piyasa koşulları elveriyorsa biz bunu piyasadan karşılamasına imkan veriyoruz yoksa duruma göre de biz karşılıyoruz. Bunu da bizim rezervleri güçlendirme politikamızın bir uzantısı olarak düşünebiliriz. Bunun haricinde farklı enstrümanları da rezerv artırımı için tekrar önümüzdeki dönemde değerlendirmeye alabiliriz."

"Dolarizasyonda daha pozitif bir döneme gireceğimiz beklentimiz var"
Asgari ücret artışının geçmiş dönemde enflasyona yansımadığı yorumu üzerine de Uysal, "Biz halen mevcut durumda hem çıktı açığı hem de toplam talep koşullarının ücretler üzerinden enflasyonist olarak çok ciddi bir baskı yaratmasını beklemiyoruz. Buradaki temel verimiz döviz kurunun gecikmeli ve birikimli etkilerinin yavaş yavaş geçmişte kalması, bizim 2020 yılına yönelik beklentilerimizi olumlu seyre dönüştürüyor." ifadelerini kullandı.

Uysal, hane halklarının yatırımlarına ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti:

"Son dönemde biz dolarizasyonun çok ciddi noktalara geldiğini görüyoruz. Neredeyse bankacılık sektörü mevduatının yüzde 53-54 bantlarına geldiğini görüyoruz ama dolarizasyonun temel gerekçesine bakarsak döviz kurundaki artış beklentisi ve enflasyona yönelik belirsizlikler dolarizasyonu besleyen unsur. Ancak bizim önümüzdeki döneme yönelik enflasyon görünümü ve para politikasındaki duruşumuz, hedeflerimize ulaşmak noktasındaki belli sıkılıkta duracağımızın söylemi, bunlar önümüzdeki dönemde Türk lirasına olan güveni artırarak enflasyon beklentilerini olumluya çevirerek dolarizasyonda bir miktar daha pozitif bir döneme gireceğimiz beklentisini bizde oluşturuyor."

UPMEDYA

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner62

banner61